1. (tereddütsüz/çekinmeden) devam etmek, ileri gitmek, önden yürümek, başlamak.
    He went ahead with his
    plan in spite of their objections. The council gave us permission to go ahead with our plans. Work is going ahead. (b) durumunu düzeltmek, (c) ilerlemek, yoluna devam etmek.
planlarını uygulamak Fiil
tasarılarını gerçekleştirmek Fiil
tam sürat gitmek Fiil
tam hız gitmek Fiil
girişimci işadamı
hızlı ilerlemek Fiil
(fiyatlar) hızla fırlamak Fiil
avangardcı zamanlar İsim
Tabii ki.
Buyur.
Buyrun.
bir proje için yeşil ışık yakılmak Fiil
…'e devam etmek, sürdürmek, uygulamaya geçmek.
to go ahead with a plan.
başlama/devam etme izni/müsaadesi.
to get the go-ahead: başlama izni almak.
They got the go-ahead
on the construction work.
girginlik, cerbeze, teşebbüs, enerji.
He has a great deal of courage and go-ahead.
girgin, cerbezeli, müteşebbis, atılgan.
a frank, go-ahead manner of speaking.
ilerleyen, gelişen, devam eden.
a vigorous go-ahead company.
ilerleme/devam izni veren.